
Esirgeyen safari
Hayatımda hiç Afrika’da, hele de anavatanı Kenya’da safariye çıkıp bir fil, birkaç da aslan görerek eve döndüğümü hatırlamıyorum. Üstelik mayıs ayında, yani düşük sezonda, turist kalabalığının olmadığı, hayvanların ortalıkta çok daha rahat hareket etmesi gerektiği bir dönemde… Yaşadığım büyük hayal kırıklığı düşündükçe büyük bir acıya dönüşüyor. National Geographic’in birkaç ay önce yaptığı “Doğu Afrika’da 300 aslan kaldı” açıklaması ve giderek artan kaçak fildişi avcılığı korkularımı haklı çıkarıyor. Doğu Afrika’nın esas yerlileri olan hayvanların sayıları, nesilllerini tehdit edecek şekilde giderek azalıyor.
“İyi ki Mara Plains’te konakladım” diyorum kampın yöneticisi olan arkadaşım Dudu’ya. “En azından hayvanların kurtarılmasına küçük de olsa bir katkım oluyor.” Great Plains Conservation’ın işlettiği Mara Plains, vakfın Afrika’da, Kenya ve Botsvana’da sahip olduğu sekiz safari kampından biri. Dünyaca ünlü National Geographic belgeselcileri Dereck ve Beverly Joubert’in kurduğu Great Plains Conservation, hayvanların ve yaşam alanlarının korunmasını hedefliyor. Çektikleri ödüllü belgesellerle tanınan ve yıllardır Botsvana’da yaşayan Joubert çifti doğa koruma çalışmalarına kaynak bulmakta zorlanınca, lüks safari kampları açmaya karar vermişler. Böylece şöhretlerinden yararlanarak Afrika’da safari yapmak isteyen insanları bu kamplara çekip hem çalışmalarını duyurmaya hem de vakfa para akışı sağlamaya başlamışlar. Bu girişimleri öyle başarılı olmuş ki, sayelerinde yeni bir turizm anlayışı çıkmış ortaya: “Conservation tourism”. Türkçe ifade etmem gerekirse, doğa koruma turizmi.
“Doğa koruma turizmi ekoturizmle karıştırılmamalı” diyor Dudu. “Ekoturizmde ana hedef, doğal malzemeler kullanmak ve bu doğrultuda servis sunmaktır. Ekoturizm şirketleri de zaman zaman koruma çalışmaları yapar ama ana hedefleri bu değildir. Doğa koruma turizminde ise sonuç getirecek çalışmalara imza atmak esas gerekliliktir. Dereck ve Beverly yıllardır bunun için uğraşıyor. Afrika onları püskürtmek için her yolu denedi. Tanzanya’dan kovuldular. Silahlı saldırılara uğradılar. Uçakları sabote edildi ve üç kez düşürüldü. Ama hiç yılmadılar ve başardılar. Geçen yıl Botsvana’da aslan avcılığını tamamen durdurdular. Şimdi de National Geographic ile birlikte yürüttükleri Big Cats Initiative adlı kampanya ile büyük kedilerin nesillerinin devamı için dünya çapında çalışmalar yürütüyorlar.”
Dudu’yu heyecanla dinliyorum. İnsanların giderek bencilleştiği bir dünyada bir karı-kocanın doğa için yaptıkları beni derinden etkiliyor. Bu pencereden baktığımda, safari yapma fırsatı bulduğum Mara Plains’in Afrika’ya katkısına da ayrıca hayran kalıyorum. Mara Plains, Maasai Mara’daki özel koruma bölgelerinin bulunduğu Mara North Conservancy’de yer alıyor. 30 bin hektarlık bu alan, yasal olarak 800 Maasai çobanının sahip olduğu topraklardan oluşuyor. Burada Mara Plains dahil 11 lüks safari kampı hizmet veriyor. Bu kamplar her şeyden önce ev sahibi olan 800 Maasai’ye kira ödeyerek ayakta kalmalarını sağlıyor. Paraya kavuşan Maasai halkı bu sayede kabilelerini, yani yerel kültürlerini yaşatırken topraklarında en az onlar kadar söz sahibi olan aslanları, leoparları, filleri öldürmekten de vazgeçiyor. Kısacası Maasai Mara’da hem hayvanlar kurtuluyor, hem de yaşam alanları… Ve Büyük Göç gibi muhteşem bir doğa olayı bu sayede her yıl Mara topraklarında yaşanmaya devam ediyor.
Tüm bunları öğrenince içine düştüğüm hayal kırıklığından sıyrılıyor, umutla doluyorum. Kamptan ayrılırken, iki gün boyunca dere tepe arayıp bulamadığım aslanlar uğurluyor beni. Sabahın erken saatlerinde buluşmuş bir dişi bir de erkek aslan sadece 100 metre ötemde önce birbirlerine kur yapıyor, sonra da çiftleşiyorlar. Bu anlamlı sahne, yakında mini mini aslanların doğaya katılacağının müjdecisi oluyor benim için… Doğa her şeye rağmen direniyor. Tek istediği, birazcık yardım.
GREAT PLAINS CONSERVATION KAMPLARI
Bu aralar Afrika’da safari yapmak isteyenlere, doğanın korunmasına katkıda bulunabilecekleri Dereck-Beverly Joubert’in kamplarında konaklamalarını öneriyorum.
Botsvana
Zarafa Camp: Dünyada tamamen güneş enerjisiyle çalışan tek lüks safari kampı. 2013’te Yılın Safari Kampı seçildi.
Selinda Camp: Devasa suaygırlarını avlamalarıyla ünlü aslanların yaşadığı bir bölgede kurulu.
Selinda Canoe Trail: Dünyadaki Son Cennet olarak adlandırılan Okavango Deltası’nda maceralı bir kano safari deneyimi sunuyor.
Selinda Explorers Camp: Sadece dört çadırda sekiz kişiye konaklama imkanı sunan bu macera kampında yürüyüş ve gece safarisi yapılıyor.
Duba Plains Camp: Okavango Deltası’ndaki kampta konaklayanlar gündüz safarilerinde kalabalık bufalo sürülerinin aslanlarla yaşam mücadelesi verişine tanıklık ediyor.
Kenya
Mara Plains: Sadece yedi kanvas çadırdan oluşan kampın önünde uzanan uçsuz bucaksız savanada Büyük Göç adım adım izlenebiliyor.
Mara Toto: Mara’daki Ntiakitiak Nehri kıyısında, ormanın savanaya eşlik ettiği bir alanda yer alıyor. Kampta konuklara sağlanan profesyonel Canon marka fotoğraf makineleri safari anılarının ölümsüzleştirilmesini sağlıyor.
ol Donyo Lodge: Ernest Hemingway’in dünyaca ünlü The Green Hills of Africa kitabına ilham olan Chyulu Tepeleri’nde konuşlanan lodge’da atlı safari imkanı sunuluyor.
Great Plains Conservation www.greatplainsconservation.com