Mara mon amour

Kimse sevdikleri arasında bir tercih yapmak istemez. Ama Afrika’da safari denince benim gönlüm hep Kenya’ya kayar. Nedenini çok düşündüm. Açıkçası bulduğum yanıtları ifade etmem zor. Kenya’nın havası, iklimi, toprağı, insanı, hayvanı sanki daha bir gerçek, daha sıcak, daha duygulu… Farklı bir atmosfer var Kenya’da. Daha önce bir şekilde oradaymışsınız gibi sizi sarıyor, sarmalıyor, hiç yabancılık çektirmiyor. Orada paranın-pulun, hesabın-kitabın işlemediğini hissediyorsunuz. Her şey son derece doğal, içten ve samimi… Ve ne kadar kalırsanız kalın, yetmiyor. Kenya’dan bir türlü ayrılmak istemiyorsunuz.

Ve tabii Kenya’da safari denince ilk akla gelen yer, Maasai Mara. Halk arasında Mara olarak da anılıyor. Maasai Mara adı ise yerli Maasai halkını onurlandırmak için verilmiş. “Benekli Bölge” anlamına geliyor. Uzaktan bakıldığında tek tük ağaçlar, öbek öbek hayvanlar ve parça parça bulutlar uçsuz bucaksız ovada benek gibi görüldüğünden bu isim yakıştırılmış. 1510 kilometrekare boyunca uzanan düzlük, Kenya’nın güneybatısında yer alıyor. Topraklarının çoğu komşu Tanzanya’ya yayılan Serengeti Milli Parkı’nın kuzey parçası. Geleneksel Maasai kabilesinin hala varlık gösterdiği bu topraklar, en çok büyük kedileriyle ünlü.

Maasai Mara, Nairobi şehri merkezinden 270 km uzaklıkta. Hafif uçakla 45 dakikada, arabayla 5-6 saatte ulaşmak mümkün. Büyük Göç’e tanıklık etmek isterseniz, ziyaret için en iyi zaman temmuz sonu-ekim ortası. Aralık-şubat arası büyük kedileri görmek için iyi bir mevsim. Biraz yağışlı geçen nisan ve mayıs ayları dışında Maasai Mara her mevsim yaban hayatına dair güzellikler vaat eden çok önemli bir ekosistem. Siz yeter ki ona bir şans tanıyın.

Maasai Mara’da hangi kamplarda kalabileceğinize yönelik önerilerimi “konaklama” bölümünde bulabilirsiniz. Hepsi deneyimlerime dayalı bilgiler ve sürekli güncelliyorum. Daha fazlasına ihtiyaç duyarsanız especiallyafrica@yahoo.com adresine yazabilirsiniz.